İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Ankara’daki bir restoranda parlamento muhabirleri ile iftarda bir araya geldi.
İftar sonrası konuşan Dervişoğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine dair eleştirilerde bulunarak, “Türkiye’de en büyük sıkıntımız sistem sorunudur. Bu sistem haklı, haksız ayırt etmeksizin herkese kötülük getiriyor. Kolektif kötülüğü meşrulaştıran bir sistem. Herkes suçu da birbirinin üzerine atabilir. Ekonomi bozuluyor mesela Tayyip Erdoğan ‘Muhalefetin yüzünden’ diyor. Muhalefete soruyorsun ‘Tayyip Erdoğan yüzünden’ diyor. Eğer kurumlar ve kurallar işliyor olsa insanların birbirini suçlaması da bu kadar kolay olmayacaktı” diye konuştu.
ADALET VURGUSU
İstanbul’da yaşananların bir hukuk garabeti olduğunu söyleyen Dervişoğlu, şunları söyledi:
“Suçu, suçluyu savunmak falan değil mesele. İşlenmiş bir suç söz konusu olsa o kadar insan toplanmaz. Yani suç için, kimse birini korumak için meydanları doldurmaz. Ama bir adaletsizlik, hukuksuzluk kaygısı varsa, o toplumsal bir infiale sebep olur. O meydanı dolduranlar, geleceğinden umudunu kesmiş insanlar. Toprağa düşürdüğü terin karşılığını alamayan çiftçi meydanda, gelecekten umudunu kesmiş genç meydanda. Asgari ücret alıp açlık sınırının altında yaşayan o meydanda, tenceresini kaynatamayan emekli, dul, yetim o meydanda. Bunların çok doğru düşünülüp çok doğru anlaşılması lazım. Ama sistem ‘ben ne dersem yaptırırım’ diyebildiği için adaletsizlikler her geçen gün artıyor. Umarım bu olup bitenlerden bir ders çıkarılır.”
İYİ Parti Genel Başkan Dervişoğlu, bir günlük hürriyet kaybının bin yıla bedel olduğunu vurgulayarak, “Siyasetçi içeride, belediye başkanı içeride, gazeteci içeride, sanatçı içeride. Bütün bunları savunmak da siyasetçiye düşmesi icap eden meseleler. Ama demokrasinin faziletinden nasiplenmemiş insanlar ‘İmamoğlu gözaltına alındı’ ya da ‘Diploması iptal edildi’ dendiği zaman alkış tutabiliyor. Neticede biz farklı farklı partilere mensubuz, birbirine rakip siyasi partilerin de temsilcisiyiz ama ülke hepimizin. Genel Başkan olduğum 11 aylık süre içerisinde ya adliye koridorundayım ya cezaevi ziyaretindeyim. Bu, ülkemiz için son derece kötü. Dışarıdan bakıldığında da demokratik bir hukuk devleti gibi görünmemeye başladık” değerlendirmesini yaptı.
Türk demokrasisinin bunca tecrübeye rağmen sistem değişikliği yüzünden elde ettiği olgunluğu kaybettiğini dile getiren Dervişoğlu, “Ben geride bıraktığımız dönemlerde de olumsuz süreçler yaşadım ama böylesini görmedim. Çünkü o dönemlerde seçim sonrası insanlarda ‘kurtulabilirim’ umudu vardı” dedi.
İMAMOĞLU’NU NE ZAMAN ZİYARET EDECEK?
Müsavat Dervişoğlu, “Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret etmeyi düşünüyor musunuz?” sorusu üzerine, “Edeceğim. Cuma günü bayramla ilgili görüşler de başlayacakmış. Öyle bir şeyi bozayım istemiyorum. Çünkü biz savcılıktan izin alıp gidiyoruz oraya ama onlar aileleriyle görüşecekler” dedi. İlk fırsatta İmamoğlu’nu ziyaret etmek istediğini kaydeden Dervişoğlu, cezaevindeki bayram ziyaretleri trafiğinin başlamaması durumunda cuma günü görüşmeye gidebileceğine söyledi.
İktidara yakın yayın organlarında çalışan muhabirlerin, “Ya bu işin arkasından bir şey çıkarsa” şeklinde kendisine sorular yönelttiğini belirten Dervişoğlu, “Ben ne bileyim arkasından bir şey çıkarsa. Ona yargı karar verir. Ben onu bilemem. Ama benim en büyük endişem yargının arkasından bir şeyler çıkıyorsa, sıkıntı orada. ‘Bunun arkasından bir şey çıkmayacağına emin misin?’ diyor. Peki sen adil yargılama olduğuna emin misin? Yarın birinizi karakola götürseler ya da adliyeye davet etseler, kaçınızın garantisi var? İnsan kendini hukukun güvencesinde hissetmiyorsa, biz ne için yaşıyoruz bu ülkede? Hiçbir şey yapmadığına eminsin ama davet aldığında korkuyorsun ne çıkacak diye” şeklinde konuştu.
“TURP” TARTIŞMALARI
“Bir de heybede turp biriktirme var” diyen Dervişoğlu, “Orta yerde bir suç var. Demek ki ‘O suç bırakın işlensin. Ben de bu suçu bir yerde saklayayım. Bana karşı bir şey olursa ilerde bunu göstereyim’ deniliyor. Böyle adalet olur mu? Bu şantajdır. Bu doğrudan doğruya şantajdır, ‘Ailelerinin yüzüne bakamaz’ ne demek? Bu size 2011’deki kaset kumpaslarını hatırlatmıyor mu? Ne demek ailelerin yüzüne bakamazlar? Bir cumhurbaşkanı mübarek gün… Onun da evlatları var. Bir kişi ağzımızdan duymamıştır ailesine, çoluğuna, çocuğuna, torununa… Böyle töhmet olur mu? İnsanlar bize evlatlarını emanet ediyor. Ailesinin bile yüzüne bakamayacak adamla siz yarın nasıl oturacaksınız? Sizin muhataplarınız siyasetçiler değil mi? Bunu söylerken bile çok dikkat etmesi gerekiyor. Bu laflar edilmez” ifadelerini kullandı.
“Kayyumu hayatımın hiçbir döneminde savunmadım”
MHP’nin 2016 yılındaki olaylı kurultayı hatırlatılarak, CHP kurultayına yönelik kayyum atanmasına ilişkin görüşleri sorulan Dervişoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
“Biz MHP’nin idare biçimindeki yanlışlığından hareketle olağanüstü kongre talebi için imza topladık. Yeter sayıda imza bulduk, onu parti genel merkezine götürdük. Parti genel merkezi kongre yapmaktan kaçınınca, bu sefer mahkemenin bir çağrı heyeti belirleyerek kongre yapmasını istedik. Bizim talebimiz kayyum değildi. Bugün MHP’ye yakın bir gazetede de köşe yazarı arkadaş bunu istismar etmiş. ‘CHP’de kayyuma karşı MHP’de kayyumu savunuyor’ diyor. Benim öyle bir talebim yok. Kayyumu hayatımın hiçbir döneminde savunmadım, savunmam da. CHP’nin de iç meselesi bahsettiğiniz konu. CHP’de kongrenin adil bir biçimde yapılıp yapılmadığı, kongre süreçlerinin takvimi üzerinden değerlendirilir. Mesela bir itirazda bulunursunuz. Seçim Kurulu o itirazınızı değerlendirir ve karara bağlar. Bu öyle bir süreç değil. Bir yılı geçmiş -ki ne zaman oldu tam olarak bilmiyorum. Bir buçuk yıl yaklaşık. 2023’ün Kasım’ında bugün 2025’in Nisan’ına geldik. Bu bana çok abes bir şey gibi geliyor. Ayrıca ‘Partiye kayyum atayacaklar acilen kongre yapayım’ da bana çok mantıklı gelmiyor doğrusunu isterseniz. Bunlar da, istediğiniz zaman olağan dönemleri olağanüstü şartlarla olağanüstü dönemlere evirebiliyorsunuz. Böyle bir şey olur mu? Bir buçuk yıl önce neredeydi? Demek heybede biriktirdiği turplardan birisi oydu. Sonra çıkıyor bütün sorumluluğu üzerinden atmak için ‘Bu şikayetleri CHP’liler yapıyor’ diyor. Parti içerisinde muhbirler var hissiyatı yaratmaya çalışarak, parti içinde bir güvensizlik ortamı oluşturuyor.”